Atitlan gölü şimdiye kadar gördüğüm en güzel yerlerden birisi kuşkusuz. Masmavi bir göl ve kıyılarından yükselen üç volkan. Japonların yerlere göklere sığdıramadıkları Fuji’sinden üç tane yanyana düşünün öyle güzel bir yer işte. Burayı bu kadar özel yapan başka bir şey de kuşkusuz bu gölün kıyısındaki maya köyleri. Turizm başını alıp gitse de bundan çok etkilenmemiş köylere ulaşmak çok kolay. Buradaki bazı köylere kara ulaşımı yok, tekneyle gölden ulaşılıyor. Bazı köylülerin yaşamı boyunca hiç gölün karşı kıyısındaki köylere geçmediği söyleniyor.
Küçük bir alan olmasına rağmen 3 farklı maya dilinin burada konuşulması ve her köyün kendi lehçesinin olması bunu kanıtlar nitelikte.
Burada Xela’da gittiğimiz dil kursuna devam ediyoruz.
Kursun ayarladığı otele yerleşiyoruz. Otelde görevli karı koca çift bize ev rahatlığını hissettiriyor. 3 öğün yemekleri Elsa’nın elinden afiyetle yiyoruz. Tatlı gülümsemesini yüzünden hiç eksiltmeyen ve bize pratik olsun diye sürekli ispanyolca konuşturmaya çalışan Elsa’yla biraz konuşunca buradaki maya köylülerinin zor yaşamı hemen kendi gösteriyor. 3 çocuğunun ikisi ölmüş, biri bebekken biri de 15 yaşında beynindeki tümörden 4 gün içinde hayatını kaybetmiş.
Tabi iç savaş zamanında buralardaki yerli halk içinden pek çok gerilla çıkmış, hemen herkesin savaşta kaybettiği akrabası var. Ordunun burada sürekli faili meçhul adam öldürdüğü hatta rastgele halka ateş açtığı dönemler geride kalmış olsa da köylere girip çıkarken askeri kontrol noktaları devletin maya halkı üzerindeki baskısını koruduğunun göstergesi. Şimdilerde tek değişim bu köylerden gençleri orduya alıp kendilerini kendilerinden korumak için alet etmeleri.
Bu arada dersler epey yoğun gidiyor, yeni hocam çok sıkı, beynim yanacak diye korkuyorum derste. Çat çut konuşuyorum ama son derste bütün bildiklerimi çorba edince ikimizin de morali bozuluyor 🙂 Toparlarız inşallah !

ders sırasında bazen gole çıplak girip banyo amaçlı yüzen yerli teyzeleri görüyoruz 🙂 genelde camasir yikaniyor
San Pedro sırt çantalı turist mekkesi yerlerden. Her türlü lokanta, bar, parti bulmak mümkün, biz her ne kadar otel/kurs arası takılsak da seçenekler mümkün.
Derslerden ve ödevlerden arta kalan vakitlerde bir kaç köy gezdik:
San Juan:
Buraya kara yoluyla tuktukla 10 dakikada ulaşıyoruz, duvar resimleriyle ünlü bir yer. Köşebaşı tek tük turistik eşya dükkanlarını geziyoruz, iskelesine inip su altında kalan evlere bakıyoruz. Son yıllarda su seviyesi yükselmiş. Çok enteresan Atitlan etrafında israilli turist bolluğu var. San Juan’a ise epey yerleşen olmuş. Ancak yerli maya halkı bizim kültürümüze saygı göstermiyorlar diye buraya yerleşen israillileri kovalamışlar buradan.
San Marco:
Burası daha bir yogadır, sağlıklı egzantirik lokantalardır, hippivari tarzlardır bunlarla dolup taşan klasik gringo kafa dinleme yeri. Göl kıyısı sırf turistikken yukarıda gerçek köy var. Buradan volkan manzaraları gayet güzel.
Santiago:

Santiago kilisesinde pembe gomlek giymis kutsal insanlar. Pembe gomlek Guatemala modasi baska yerde goremezsiniz
Buraya birgün ders çıkışı Sema abla ile gezmeye gittik, buraların en büyük yerleşim yeri. Acaip bir alış veriş ortamı var, açık hava pazarı gibi. Tepesindeki kilise ve halk pazarı gördüğümüz diğer şeyler.
Panajachel:
Burası oldukça turistik ve kalabalık bir yer, bir sokak var aşağıdan yukarıya turistik eşya. Sıkı pazarlıkla çok güzel işleme bluzlar alınabilir.
Burada Sema ablanın internette bir blogda okuduğu el turco, Ali abinin kapısını çalıyoruz. Hemen iskeleden gelince sağdaki ilk sokaktan girince biraz ileride sağdaki yeşil kapılı ev. Zaten el turco diyince kime sorsanız gösteriyor. Hayat hikayesi de kendi de dolu dolu bir abimiz. Kahvesini içiyoruz bize neler neler anlatıyor. Hem Kanada hem Türk hem de Guatemala vatandaşlığının yanısıra sular seller gibi rusça ve almanca da biliyor. Kanada’dan bütün eşyalarını yüklediği karavan halindeki otobüsüyle çıkmış, güneye inmiş inmiş, Atitlan’i görünce hah burası deyip buraya yerleşmiş. Hala otobüsünde yaşıyor bir de ufak bir ev/klübe yapmış. Buralara yolunuz düşerse türkçe konuşmaya hasret bir abimiz var, kahvesini için derim. Arada şiir filan da okuyor dünya tatlısı.
Bir sonraki durak Antigua.
Konaklama
Okulun anlaşmalı olduğu Hotel Tepepul Kaan iki kişilik banyolu oda 114 quetzal, 15 $. Daha ucuz opsiyonlar vardı ama biz burada çok rahat ettik.
Yeme icme
Hotel Tepepul Kaan`da çalışan Elsa abla bize 3 ögün yemek yaptı, hem onun bütçesine katkıda bulunduk hem de yerel yemeklerin tadına baktık, cok güzeldi! Günlük 3 ögün yemek ücreti kişi başı 33 quetzal (4.5 $).
Ulaşım
Burada köyler arasında feribotla gidilip geliniyor, San Pedro-Santiago tek yön 15 quetzal, San Pedro-Panajachel arası tek yön 25 quetzal, San Pedro-San Marco tek yön 10 quetzal ödedik. Güncel fiyatları öğrenmekte fayda var iskelede turist fiyatı çekebiliyorlar. Buradan Antigua`ya otobüsle 60 quetzale direk geçtik, Panajachel üzerinden daha pahalıydı.