Meksika’nın en turistik bu eyaletinde üç durağımız oldu;
Puerto Morelos, Tulum, Valladolid. Meksika’ya gelen hemen her turistin durağı olan Cancun ve Chichen itza’ya şaşırtıcı bir şekilde gitmedik, kalabalıktan uzak durmaya özen gösterdik nedendir bilinmez.
Puerto Morelos, Cancun ve Tulum arası eski bir balıkçı köyü, sahil kasabası . Öyle çok fazla yapılacak görülecek birşey yok aslında. Biraz kafa dinleyip gezimizin bu bölümünde bize katılan dostlarımızla muhabbet ettik, süper yerel bir ceviche’ci bulduk, biraz da tekila yuvarladık, hatta doğum günümü kutladık (taa ekim ayıydı).
Dünyanın ikinci en büyük resifi olan mezoamerika resifi Yucatan yarımadasından başlıyor, Beliz,Guatemala ve Honduras kıyılarına kadar devam ediyor. Burası da bunun kıyısında olduğu için Cozumel ile birlikte iyi dalış noktaları var. Ben hala hasta olduğum için dalamasam da bizimkiler burada biri batık dalışı iki dalış yaptılar. Minicik bir tekneyle açıldık ve acayip salladı, deniz tutmaz bizi diyorduk ama teknenin üstünde zor durduk.
Burada araba kiraladık ve Tulum’a doğru yelken açtık. Yol üstündeki Playa del Carmen‘de öğle molası verdik. Havalar nasıl olursa olsun bizim keyfiniz yerinde olsundu.
Sonra öyle bir yağmur patladı ki apar topar girdiğimiz kafede bir kaç saat mahsur kaldık 🙂
Bir sonraki durak Tulum‘da da bir kaç gün kaldık.
Buradaki aktiviteler arasında:
1.Bembeyaz kumlu plajda dinlenmek, hemen karşı kıyılardaki Küba’yı anıp Küba müzikleriyle mojito içmek.
2.En iyisini buluncaya kadar şehirdeki taco’cuları denemek,
Ve 3. yeraltı tünel ve mağara sisteminin parçası olan cenote’leri ziyaret etmek oldu.
Yeraltı sularının kireç yapıları eritmesiyle oluşmuş bu sistemin parçası mağaraların bazıları kmlerce uzakta olmasına rağmen okyanusa bağlı, bazısı da tatlı suyla doluymuş. Mayaların bu tatlı suları kullandığı ve bazen de bu kuyulara kurban adadıkları biliniyor.
Bende burun kulak tıkalı olduğundan sadece şnorkel yaptım, ilker de bana eşlik etmeyi tercih etti, bizimkilerse burada scuba dalışını kaçırmadı tabi. Çeşit çeşit mağaralar var dalmak için, open water lisansı geçerli bu dalışlarda. Şnorkel yapmak da fena değildi ne yalan söyleyeyim. Burada balık yok ama mağaraya süzülen ışık oyunları fonunda sarkıt, dikit ve sütunların arasında başka bir gezegene görev için gelmiş jedi gibi hissetmek mümkün.
Biz Dos ojos isimli cenote’de şnorkel yaparken arkadaşlarımız bunda ve cenote el pit’de dalış yapıyorlar.
Yucatan’daki son durağımız Valladolid’e giderken antik maya kenti Coba‘ya uğruyoruz. Burası Chichen itza’nın kalabalıklarından uzak ama oldukça da etkileyici piramitlere ev sahipliği yapıyor. En güzel yanı da kocaman bir ormanın içinde olması.
Nohoch Mul, Yucatan yarımadasındaki en yüksek piramit, 42 metre.
1000 yıl evvel Maya şamanları nasıl bir manzara görüyorsa aynı manzara bugün de duruyor. Bu piramidin basamakları çok yüksek dikkatli çıkmak gerekli, bizim gibi terlikli gelmek pek mantıklı değil.
Antik kentten arabayla 10 dakikalık mesafede sadece 3 yıldır ziyarete açık olan Multum Ha Cenote`sine gidiyoruz. 18 metre yerin altına indiğimizde bizden başka hiçkimse yok, hava biraz serin ve oksijen sanki daha az. Cenote `de tek başına yüzerken gördüğümüz minik balık acaba ne yiyordur içiyordur diye düşünüyoruz.
Son durağımız Valladolid`e ilerliyoruz, burada orman çok güzel, bir iki sene rahat bıraksanız yolu yer gibime geldi
Valladolid, sempatik koloniyel şehir. Sıradan meksika hayatını görmek için güzel bir yer. Ayrıca inanılmaz fotojenik, bugün güneş de bizden yana.
şehrin sokakları rengarenk
Buradaki tekila müzesi ücretsiz bahşiş usulü çalışıyor, farklı kalitedeki tekilaları deniyorsunuz, ne kadar pahalı o kadar iyi!
Çikolata müzesi de kakaonun daldan koparıldıktan sonraki süreçlerini tek tek anlatan sunumuyla çok iyi.
Tarih molası! Valladolid 1543`te o dönemki ispanya başkentinin ismini alarak ispanyol yerleşkesi olmuş. 1847`de mayalar ispanyolların arazileri özelleştirme ve onların işçilik haklarını adil olarak ödememesi gibi konular yuzunden isyan etmiş. Valladolid`deki isyanda bir günde 80 beyaz öldürülmüş. Amerika – Meksika savaşı sayesinde ellerine silah geçen mayalar bu silahları İspanyol yönetimli Meksika`ya karşı kullanmış ve 1847-1883 arası Yucatan`da bağımsızlık kazanmış. Bu sırada bugünün Beliz`i o zamanın British Honduras`inin buradaki mayalarla iyi bir ticaret ortamı(agave ticareti bir nevi kaktüs) oluştuğu için bağımızlıklarını destelemiş. Ne zamanki Meksika`yla ticaret ilişkileri daha iyi olmuş o zaman Mayalar Beliz`den daha fazla silah alamamış ve Meksika tekrar burada üstünlük sağlamış. Halbuki Kuzeyden Güneye Amerika topraklarında en azından bir tane ingilizce yada ispanyolca konuşmayan yerli amerikalıların kurduğu bir devlet kalsa fena mı olurdu…
Yeme icme
Valladolid sokak yemekleri harika, bir tane sokak hamburgercisi buluyoruz, işini bu kadar severek yapan az insan gördüm, haliyle adamın hamburgerleri de efsaneydi, burada çok mutluyuz!
Arkadaşlarımıza burada veda ediyoruz, onlar Cancun havaalanına biz de onlarlayken gezip beğendiğimiz San Cristobal las casas şehrine yollanıyoruz.
Konaklama (2 kişilik oda fiyatları)
Puerto Morelos- Hotel Buenos Dias 400 peso (guzel)
Tulum- Hotel Jardin de Frida 450 peso (fiyat performans kotu)
Valladolid- Hostel Candeleria 315 peso (cok iyi)